İsmil, Osmanlı döneminde Konya için, kırsaldaki önemli yerleşim yerlerindendir. Özellikle hicaz ticaret ve hac yolu üzerinde olmasından dolayı farklı kültürlerle iletişim halinde olan hareketli bir güzergâhtadır. Köylerin vazgeçilmezi olan köy odaları ise o dönem için önemli buluşma, kaynaşma ve muhabbet merkezleridir. Konargöçer kırsal kültürün etkisiyle İsmil’den çok sayıda şair, ozan ve musikişinaslar çıkmıştır. [1]
Yazılı kaynaklarda 1845 tarihli Konya’nın İsmil Karyesi’ne ait temettuat defterinde “Âşık Mustafa oğlu Haydar” ismine rastlanılmaktadır. Fakat Âşık Mustafa hakkında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.
Kayıtlarda kendisi hakkında bilgilere ulaşılabilenlerden ilki “İsmilli Tâhir Efendi”dir.
Tâhir Efendi 1830 yılında İsmil’de dünyaya gelmiştir.[2] Delihacıoğulları’ndandır. Ailesi İsmil’de koyunculukla ve çiftçilikle uğraştığı için, kendisi de bu işlerle geçimini sağlamıştır. Küçük yaşlarda şiire ve musikiye meraklıdır. Sık sık Konya merkeze gelerek, çevre illerden ve köylerden gelen âşıklarla, âşık kahvelerindeki bazı fasıllara katılmıştır. Tahir Efendi’nin bazı güzel koşmaları ve divanları vardır. Mevlevî bir şair olan Tahir Efendi, yazdığı koşmalar ve divanlarda “Tahirî” mahlasını kullanmıştır. 1893 yılında İsmil’de vefat etmiştir, kabri İsmil mezarlığındadır. Şu koşmalar onundur;
Erişti hamdolsun eyyâm-ı bahâr
Yine cünûnlandı şeydâyî bülbül.
Bilmedi karârın ol vakt-i seher
Salıverdi şîrîn sedâyı bülbül.
Bahş eylemiş cânı fedâyî bülbül.
Gülün kadrin bilir edâdan geçmez
Ganîlik isteyip gedadan geçmez
Her vakit virdini Hudâdan geçmez
Hasret-i aşkıyla yanar tüttükçe
Her seher Mevlâya niyâz ettikçe
Unutma bu Tâhir gedâyı bülbül.[3]
Dorucanzâde Hacı İbrahim Ağa
Hacı İbrahim Ağa, 1841 yılında İsmil’de dünyaya gelmiştir. Babası Dorucanzâde Mehmet Efendi’dir. Güzel sesi olan ve türkü söyleyen İbrahim, köyde koyunculukla uğraşmıştır. Odalarda sohbetlere katılmış ve bazı eserler icra etmiştir.
Konya’ya gelerek Sulu Kahve namıyla meşhur âşıklar kahvesinde saz çalmıştır.[4] Bazı koşma ve türküleri vardır. Doğduğu köy olan İsmil’de 1910 yılında vefat etmiştir. Mezarı İsmil köy mezarlığındadır.
Konyalı meşhur araştırmacı İbrahim Aczî Kendi’nin notları arasında bulunan bir vesikada Hacı İbrahim Ağa hakkında aynen şunları yazmaktadır;
“Konya’nın İsmil köyündendir. 1269 yılında doğmuştur. Mahlası ‘Coşkun’dur. Güzel saz çalar, sadası da iyi idi. Odalarda muhabbet verir, ara sıra Konya’ya gelirdi. Sylu Kahve namıyla meşhur âşıklar kahvesinde saz çalardı. Gam tutmaz, neşeli, saf yürekli, iri göğüslü bir âşıktı. Gençliğimde kendisini bir defa görmüştüm. 1325 yılında vefat etmiştir. Şu koşma parçası onundur.”
Ezel ezel yükseklerden uçarken
Şimdi bir engine düştün mü gönül.
Karada menzilin aldın mı gönül.
Ömrüm geldi geçti tıpkı yel gibi
Yâd ellere düşmüş gonca gül gibi
İçimde muhabbet coşkun sel gibi
Karada menzilin aldın mı gönül.[5]
Hacı İbrahim Ağa’nın Ermeni Değirmenci ile Anısı
O dönem İsmil’de, bir değirmen varmış. Bu değirmenin sahibi Hayıroğlu Köyü’nde de değirmeni olan ermeni bir tüccarmış. Ermeni değirmenci sık sık İsmil’deki değirmene de teftişe gelir, bazı zamanlar burada konaklarmış. Burada İbrahim Ağa ile de muhabbet kurmuş.
İbrahim Ağa bir gün ermeni değirmenciyi kalabalık bir gurupla köy odasında yemeğe davet etmiş. Sofra hazırlanmış, ekmekler dağıtılmış, ortaya taslarla ak çorba (yoğurt çorbası) konulmuş. Çorba haliyle sıcakmış. Değirmenci de havanın sıcaklığından bunalmış bir vaziyette terini silmiş ve çorba tasını eline aldığı gibi tepesine dikip içmeye başlamış. Başlamış başlamasına ama ağzı dili yanmış. Feryat figan ile “Yahu İbrahim Ağa, her yemeğiniz güzel hoş amma neden ayranı sıcak verirsiniz böyle” demiş. Sofrada bir anda kahkaha sesleri hâkim olmuş. Ermeni değirmenci çorbayı ayran zannederek tepesine dikerek içmiş.
Âşık Haydar Efendi
İsmil’de 1866 yılında dünyaya gelmiştir. Şiirlerinde “Haydarî” mahlasını kullanmıştır. Rençperlikle geçimini sağlayan âşık, Mevlâna tarikatına bağlı idi.[6] Rivayetlere göre halk arasında “Kirli” diye de anılırdı. Sık sık Konya’ya gelir âşıklarla buluşurdu. 1923 yılında vefat etmiştir. Aşağıdaki dörtlük ona aittir.
Hayli demdir beklerim îdinde kurbân olduğum
Ser verir sır vermez ol va’dinde kurbân olduğum
Gülşen-i hüsnünde var yüz bin hakîkat
Bülbülü murg-ı dil pervâz eder saydında kurbân olduğum.[7]
Kötünün Ahmet
1910 yılında İsmil’de doğmuştur. Babası Dorucanlar’dan Hacı Ali TÜRCAN’ın oğlu Bekir TÜRCAN’dır. Annesi Âlime hanımdır. Babasına Kötü Bekir lakabı verildiği için kendisi de Kötü’nün Ahmet olarak tanınmıştır.
Çok kitap okumuş, araştırmayı sevmiştir. Tarihsel olaylar hakkında geniş bilgi edinmiştir. Seyahat etmeyi seven bir kişiliğe sahip olmasından dolayı, Anadolu’nun birçok vilayetini gezmiş, gezip görmediği yerler hakkında bile sağlam bilgiler edinmiştir.
O dönem köye araştırma için gelen yerli ve yabancı üniversite öğrencileri ile bilgi yarışması yaptığı, hep galip geldiği halen anlatılmaktadır.
Eski yazıya son derece hâkimdir. Köylülere gelen mektupları okumuş, yine cevaplarını bizzat kendisi yazmıştır. Çok yönlü bir kişiliğe sahip olmasından ötürü müziğe de merakı olmuş, son derece iyi ud çalmış, müzik meclislerinde bulunmuştur. Nüktedan bir yapıya sahiptir.
1960’lı yıllarda Hac görevini yerine getirmiştir. 15.07.1990 yılında vefat etmiştir. Kabri İsmil mezarlığındadır.
Gılis
Asıl adı Süleyman Erol’dur. 1913 yılında İsmil’de ailenin iki erkek çocuğundan biri olarak dünyaya gelmiştir. Babası Hamza oğlu Halil annesi ise Fatma Hanımdır. Babası Halil Efendi seferberlik emri ile Çanakkale Savaşı’na gitmiş bir daha dönmemiştir. Küçük yaşta yetim kalmasına rağmen Süleyman yaramaz ve şen şakrak bir yapıya sahiptir. Çocukken bir akrabası ile Konya merkezde, at arabasının tamir ve bakımını yaparlarken, gres yağını ilk defa duymuş, “gılis yağı” diyerek uzun uzun güldüğü için kendisine o günden bu yana “Gılis” lakabı verilmiştir.
Hazır cevaplılığı, muziplikleri ve hareketli yapısıyla halk arasında zamanla Süleyman ismi unutulmuş “Gılis” olarak anılmıştır. Köy odalarında sohbetlere katılmış, neşeli tavırları ve şakalarıyla halkın neşe kaynağı olmuştur. Sesi çok güzel olduğu için odalarda çokça türkü söylemiştir.
Mehmet Tahir SAKMAN’ın “Konya Oturakları Üzerine” isimli kitabında emekli öğretmen Fuat Önder, Gılis hakkında şunları söylemiştir;
“İsmil’de Gılis ve İçeri Çumra’da Corruk lakaplı kişiler vardı. Bunlar oturaklara giderler komiklik yapar, oyun çıkarırlardı. Çok neşeli adamlardı, adeta şov yaparlardı. Hatta diyebilirim ki, ilk stand-up Konya’da köy oturaklarında bu adamlar tarafından başlamıştı…”
Gılis 25 Ağustos 1987 yılında İsmil’de vefat etmiştir. Kabri İsmil Mezarlığı’ndadır.
Gurma Hasan
Asıl adı Hasan Sağır’dır. 1926 yılında İsmil’de dünyaya gelmiştir. Baba adı Mehmet anne adı Havva’dır. Olaylar karşısında ani tepkiler verdiği için kendisine “Gurma” lakabı verilmiştir.
İsmil’de çiftçilikle meşgul olmuştur. Nüktedan bir kişiliğe sahiptir. Bir oturuşta bir kuzuyu yediği rivayet edilmiştir[8]. Musikiye meraklı olduğu için, çok iyi saz ve cura çalmıştır. Güzel sesli olduğundan Köy odalarında iyi türküler söyleyerek, İsmil ve çevre köy baranalarının değişmez isimleri arasında yer almıştır.
1980 yılında İsmil’de vefat etmiştir.
[1] Bu yazımızda hepsine yer veremesek de meşhur olanları ele alınmıştır.
[2] Burada mezar taşındaki doğum tarihi esas alınmıştır. Bazı kaynaklarda bu tarih 1810 olarak geçmektedir.
[3] Ergun, S. Nüzhet-M. Ferit Uğur (2002). Konya Vilayeti Halkiyat ve Harsiyatı, Hzl. Hüseyin Ayan. Konya: T.C. Konya Valiliği İl Kültür Müdürlüğü Yay. S.188.
[4] Kendi, İbrahim Aczî (yty). Türk Şairleri ve Âşıkları (1. Risale). Yusuf Ağa Kütüphanesi D NO 10470/1.
[5] Ergun, S. Nüzhet, M. Ferit Uğur, 2015 Konya Vilayeti Halkiyat ve Harsiyatı, T.C. Konya Valiliği İl Kültür Müdürlüğü Yay. s.97-98.
[6] Gazimihâl, Mahmut Ragıp (1946). “Konya Halk Sazcıları III”. Folklor Postası,II (15): 3-6.
[7] Emine Yeniterzi, “Tanzimattan Cumhuriyetin İlk Yıllarına Kadar Konyalı Şair ve Yazarlar”, s.7.
[8] Mehmet Sağır (Oğlu)
1986 yılında Konya’nın İsmil Kasabası’nda dünyaya geldi. İlkokulu ve Ortaokulu İsmil Cumhuriyet İlköğretim Okulu’nda okudu. Ardından İsmil Lisesi’ni bitirerek Selçuk Üniversitesi SBMYO Muhasebe Bölümü’ne kaydoldu. Daha sonra Anadolu Üniversitesi AÖF Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne geçti ve buradan mezun oldu. “Ovanın Bereketli Toprağı İsmil” ve “Hatırda Kalanlar İsmil” kitaplarını yayınladı. Evli ve dört çocuk babasıdır.