Hayat katarının ta en arka vagonunda yolcuyum
Başımda bere, elimde sarı madenden bir boru
Deli gibi gidiyorum katarın gittiği yere doğru
Çöh, çöh, çöh, çöh, çöh
.
Rahmetli Erkin Koray’ın yukardaki gibi başlayan “hayat katarı” isimli parçasının sözleri geldi birden aklıma. Bir taraftan bu parçanın sözlerini mırıldanıp bir taraftan da son yıllardaki araştırmalarıma göz atarken, bu parçanın aslında tam benlik olduğunu düşündüm. Neden diye soracak olursanız, düştük bir İsmil sevdasına, geçmişi kurcalamakla meşguliyetim gün geçtikçe artıyor. Kimileri İsmille kafayı bozmuşsun diyor, kimileri sıkılıyor biliyorum…
Hayat katarının en arka vagonunda yolcu muyum bilemem ama diyorum ki, keşke 15-20 yıl daha erken gelseydim dünyaya…
Şaka maka geriye dönüp baktığımda İsmilimizin unutulan tarihsel ve kültürel normlarını tekrar gün yüzüne çıkarıp, bu alanda bir silkelenmeye vesile olduğumu -nefsime yenik düşmeden- düşünmeden edemiyorum.
Geçtiğimiz ay İsmil AİHL’de öğrencilerle yaptığımız söyleşi sırasında da bahsetmiştim gençlerimize, küçükken hep düşünür sorardım kendi kendime, “neredeyse her yörenin, bir türküsü, şarkısı var, bizim neden yok” diye? O zamanlar bir büyüğüm de şu cevabı vermişti ” yavrucuğum biz bu zamana kadar hep başkalarının türkülerini söylemişiz de ondan”…
Gençlerimize artık kendi türkülerimizi kendimiz söyleyelim, kendi bestelerimizi yapmanın zamanı geldi demiştim…
İsmil’de ziyaretlerimden birinde bir dost meclisi ortamında değerli bir büyüğümüz tarafından anlatılan ilk defa duyduğum bir hikayeyi dinlemiştim. O zamana kadar bu hikayeyi hiç duymamıştım. İsmil’de yaşanmış, içinde hem gülümseme, hem de dersler barındıracak bir hikayeydi bu.
Evet İsmil’de yaşamış “Yorgo” isimli bir ecnebi tüccarla İsmilli arasında geçen bu olayı dinlediğimde, acaba başka böyle hikayelerimiz var mı diye bir merak sardı beni…
Araştırmaya koyulduk, şu ana kadar belli bir sayıya ulaştık elhamdülillah. Bakalım önümüzdeki süreçte bu konuda olumlu gelişmeler olursa neden kendi hikayelerimizi de kendimiz yazmayalım?
Belli bir kitap formatına dönüştü bu hikayeler…
İnşallah zaman içerisinde tamamlamak nasip olur ve İsmil’e, İsmil kültürüne acizane bir eser daha kazandırmış oluruz. Bu konuda da diğer kitapları yazarken olduğu gibi bilgi, belge, anı, hatıra, türünden desteklerinize ihtiyacım olacak. Desteklerini esirgemeyen herkese teşekkür ederim şimdiden…
Haydi o zaman “Bizim Hikayeler”e başlayalım hep birlikte…
1986 yılında Konya’nın İsmil Kasabası’nda dünyaya geldi. İlkokulu ve Ortaokulu İsmil Cumhuriyet İlköğretim Okulu’nda okudu. Ardından İsmil Lisesi’ni bitirerek Selçuk Üniversitesi SBMYO Muhasebe Bölümü’ne kaydoldu. Daha sonra Anadolu Üniversitesi AÖF Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne geçti ve buradan mezun oldu. “Ovanın Bereketli Toprağı İsmil” ve “Hatırda Kalanlar İsmil” kitaplarını yayınladı. Evli ve dört çocuk babasıdır.