Geçenlerde gazete arşivlerinde araştırma yaparken 25 Kasım 1934 yılında Cumhuriyet Gazetesi’nde M. Aysel tarafından yayımlanan “Konya’da bir garip evlenme” [1] başlıklı yazı dikkatimi çekti.

Ovanın Sesi
Your blog category
Geçenlerde gazete arşivlerinde araştırma yaparken 25 Kasım 1934 yılında Cumhuriyet Gazetesi’nde M. Aysel tarafından yayımlanan “Konya’da bir garip evlenme” [1] başlıklı yazı dikkatimi çekti.
Geçtiğimiz hafta İsmil’den bir fotoğraf karesi paylaşmıştım. Ve biraz ironik bir yaklaşımla “Kim demiş İsmil’de göl manzaramız yok” notunu yazmıştım. Fotoğraf bir hayli ilgi gördü aynı zamanda tepki de aldı. Ve benim açımdan güzel anlamlı bir fotoğraftı. Bir çok mesaj aldım İsmil’de bu göl nerede diye.
Bu topraklar sanıldığı kadar ıssız ve kimsesiz değildir aslında. Bir çok yaşanmışlık saklıdır her köşesinde. Hangi haneye varsanız bir hikaye dinlersiniz geçmişten. Zamanında buralarda çok yönlü, yetenekli ve nüktedan kişiler yetişmiş. Şiire ve musikiye meraklı yürekler, kimi zaman bir tütün kağıdına, kimi zaman da bir kağıt parçasına içlerini dökmüşler gizli saklı. Bunlardan birisi de İsmilli […]
Kültürümüzün önemli bir parçası olan köy odaları günümüzde her ne kadar unutulmaya ve yok olmaya yüz tutsa da tarihte önemli bir yere sahiptir. Orta Anadolu’nun neredeyse her bölgesinde bulunan köy odaları, özellikle Konya kırsalında tarihte oldukça yaygın bir şekilde karşımıza çıkmaktadır.
Konya Ovası kırsalı küçükbaş hayvan yetiştiriciliği için uygun bir arazi yapısına sahiptir. Bu yüzden küçükbaş hayvancılıkla geçimini sağlayan aşiretler ve büyük sürülere sahip olan konargöçerler tarihte özellikle bu bölgeye iskân edilmişlerdir
İsmil, Konya’nın 50 km. doğusunda, ovada yer alan, geniş arazilere sahip büyük bir yerleşkedir. Sınır komşuları Sazlıpınar, Gene Beşağıl, Karkın, Ovakavağı, Yarma, Yağlıbayat, Merdivenli ve Ağsaklı’dır. Çok eski çağlarda “Büyük Konya Buhariyesi” adı verilen gölün kapladığı alanda kurulmuştur. İsmil’in tarihi Anadolu’da Türk-İslam hareketlerinin görülmesiyle eş zamanlıdır. Yazılı kaynaklarda ilk olarak 11.yy haçlı kronistlerinden Albertus Aquensis’in […]
“Mazi bir hayal, ati bir hülya idi ve insan ömrü hep bu kısacık anlardan ve belki de sadece tek bir andan ibaretti.” der Yakup Kadri Karaosmanoğlu… Her geçen günün ardından geçmişe özlem duymamak elde değildir. Hele hele insani ilişkilerin, sevginin, muhabbetin, samimiyetin olduğu, teknolojinin henüz bu değerlerimizi elimizden almadığı zamanları…